12 Eylül 2009 Cumartesi

Serpentia Efsaneleri - 4

İlk Sınav...

Kral'ın gözleri karardı , kanının çekildiğini hissederken kılıcı elinden kayıp gitti. Kalın kalkanı ses çıkararak düştü. Kral başının geri kaydığını hissetti ve çok geçmeden yere kapaklandı...

***

Gözlerini açıp yavaşça doğruldu. Gözü kılıç ve kalkanını aradı , düştükleri yerde duruyorlardı. Onları almak için elini uzattı , tapınak'ta olmadığını fark etti , daha çok geniş bir ovaya benziyordu , yemyeşil çimenler yerleri süslüyor. Güneş'in hüküm sürdüğü gökyüzü umudunu tazeliyordu. Kılıcını kınına yerleştirip kalkanını sırtına astı. Bir elini çime sabitleyip kalktı. Yapabileceği en iyi şeyin etrafında göz gezdirmek olduğunu düşündü ancak bakmak istemiyordu , bir şey onu bundan alıkoyuyordu..Çevredeki kuşların bile sesi kesildiğinde kafasında yine adamın sesini duydu.

" Elinden geleni yap Abaet...Her konuda serbestsin... "

Ve ses kayboldu...Kral dönerek etrafına baktı , bomboş bir düzlüktü bu. Ara sıra görünen tek tük ağaçların dışında sadece çimenler ve hoş kokuları vardı , normal çimenler gibi değillerdi. Öyle görünüyordu ama Kral özel olduklarını hissediyordu...Kokusundan mı ? Kim bilir...

Daha yeni ilerlemeye başlamıştı , kuş sesleri yeniden başlamış ona eşlik ediyorlardı. Birden bir çıtırtı duyduğunu sandı , hızla arkasına baktı ancak kimse yoktu , kınını kavramış eli gevşedi...Nasıl olacaktı ki...Bir düzlükte tek başına yürüyordu. Tabii kuşları saymassak...

İlerlemeye devam etti , düzlüğün az ileride bittiğini gördü. Adımlarını hızlandırıp yeşilliğin bittiği yere geldi , biraz aşağıda bir su birikintisi vardı. Yaklaştıkça bunun su birikintisinden çok bir nehre benzediğini fark etti...Üzerine akan şelale ona muhteşem bir görüntü sunuyordu. Suyun sığlaştığı bölgede Dünya'nın binbir rengini görür gibi oldu...Uzun süredir böyle güzel bir manzara izleyememiş olmasına yanarken ayakları onu buraya getirmişti...Nehrin suyunu tatmak için hafifçe eğildi ancak içmedi...İçinden bir ses bunu yapmamasını söylüyordu...Elini tam değdirecekken geri çekti , yavaşça ayağa kalktı. Geriye doğru adımını attığı anda suyun içinden yılanı andıran iri bir yaratık fırlayıverdi. Bıyıklarının yanındaki yüzgeçleri Kralı şaşırtmıştı ve hemen kılıcına davranmasına neden oldu , çekilen kılıcın şangırtısı nehirde dalgalar yarattı. Sadece sesinin bile suyu hareket ettirebilmesi Kralı umutlandırmıştı. Sırtındaki kalkanı hemen söküp sol eline geçirdi , artık hazırdı...

Kral yaratıktan bir hamle beklerken o suyun içine daldı ve Kral'ın tam önünde çıkıp iğrenç bir çığlık attı. Sesin şiddetiyle sarsılmış olan Kral bir metre kadar geriye düştü...Yılanımsı yaratık mide bulandırıcı dişlerini açığa çıkardı , zehirlenmişçesine yemyeşil kesilmiş dişler Kralın işini bitirmek için yola koyuldu. Son anda kalkanı kavrayıp önünü kapamayı başaramamış olsa Kral çoktan ölmüştü...Yanına düşen kılıcını aldığı gibi yere saplayıp destek alarak ayağa kalktı. Yılan bir kez daha daldı , Kral bu sefer kılıcını kalkanının ardında saklıyordu. Yaratık bu sefer önünde dikilmek için çıkmamıştı , hala suyun altındaydı. Kral kalkanıyla önünü kapatıp bekledi , suyun içindeki yaratık birden açığa çıkıp Kral'ın üzerine atıldı ancak bu sefer hazırdı. Tam zamanında kenara çekildi ve yaratığın koca başı Kral'ı ıskaladı. Başına kılıcını sapladı ancak bir işe yaramadı , kılıç yılanın tenine değer değmez geri sekti ve Kralın arkasına düştü. Şaşkın bir ifadeyle yaratığa bakan Kral bu sefer kalkanının sivri tarafını başına geçirdi. Aynı şekilde kalkan da geri sekmişti.

Hızla toparlanan Kral kılıcı ile kalkanını tekrar eline alıp kavradı , yaratık koca başını geri çekip yeniden nehre soktu. Onun da toparlanması birkaç dakika alacak gibiydi. Yapabileceği tek şey vardı ama bundan emin değildi , yeteneğini ortaya çıkarmasının vakti gelmiş miydi artık ? Ve tam o anda tüm düşüncelerini netleştiren adamın sesi kulaklarına geldi...

" Büyüyle yaratıldı ve ancak büyüyle yok edilebilir... "

" Elbette ! " diye haykırdı Kral " Zamanının geldiğini biliyordum... "

Zihninden kelimeler geçirdi ve okuduğu bütün kitaplar gözünün önüne geldi , hiç birşey bulamadığındaysa iki kelime hatırladı...

" Magia Flamma "

Gözleri aniden kılıca kaydı...Bunu yapmanın vakti gelmişti artık kılıcı havaya kaldırıp haykırdı.

" Magia Flamma ! "

Ancak hiç birşey olmadı. Tekrar , tekrar denedi ancak üçüncü denemeside başarısızlıkla sonuçlanınca umudu kesti...Umutsuzlukla sarsılan vücudu artık yok olacağına inanıyor gibiydi ancak o asla geri çekilmiyordu , daha genç bir prensken şövalyelik yeminini etmiş. Kral olduğundaysa tekrarlamıştı. Yemini ona geri çekilemeyeceğini söylüyordu , kılıcını daha da sıkı kavradı , kalkanı ona eşlik etti.

Yaratık bir kez daha ortaya çıktı ama bu sefer öncekilerden kat kat hızlıydı. Kralın kalkanına çarpmak üzere hızla yaklaşan Yılana karşı şimşekler çakan gözlerle bakarken kalkanını tutan eli istemsiz kasıldı. Büyülü kelimeler dilinden döküldü.

" Magia Flamma ! "

Tam o anda kalkan al bir alevle parladı , yaratığın başı çarptığı anda acıyla sersemlemişçesine yana devrildi. Darbenin etkisiyle kalkan paramparça etrafa dağıldı. Bir anda sağ elinde tuttuğu kılıcın da alevlenmesiyle umudu geri dönmüştü , bu hırsla Yılanın başına sıçrayıp kılıcını sapladı. Kılıç saplanan başını daha geri çekemeden kızıl bir alevle tutuşan yılanın vücudu paramparça etrafa dağıldı. Patlamanın etkisiyle geriye uçan Kral bir ağaca çarparak anca durabildi , gözleri kararırken son hatırladığı şey kanının yine çekildiğiydi...

Hiç yorum yok: